2003-2007 yılları arasında lisans öğrenimi gördüğüm Muğla Üniversitesi (daha o zaman Sıtkı Koçman ismi eklenmemişti) her üniversiteli gencin olduğu gibi benim de hayatımın dönüm noktasında bulunmakta... İlk başladığımda bir an önce bitirip gitmeyi planlarken kariyerime de bu Üniversitede devam etmek hayatın bizlere nasıl sürprizler hazırladığının adeta bir göstergesi... Lisans öğrenimime başladığımda 10. yılını yeni tamamlamış olan Üniversitemin 30. yıl dönümünü benim de içinde bulunduğum büyük bir aile ile kutluyor olmak onur verici... Nice 30 yıllara...

Devamını Oku +
Image

26 yıl önce, genç bir memur olarak ilk adımımı attığım, bugün ise Personel Daire Başkanı olarak sürdürmekte olduğum kariyer hayatıma, Muğla Üniversitesi gibi güzide bir kurumda başlamış olmaktan büyük bir onur ve mutluluk duyuyorum.
1996 yılında imkânların oldukça kısıtlı olduğu zamanlarda memur olarak göreve başladığım Personel Dairesi Başkanlığında resmi yazıları daktilo ile yazmaya çalıştığımızı, çok kısa bir süre sonra ise odamızda bulunan tek bir bilgisayarda yazı yazabilmek için arkadaşlarımla sıra kapma yarışına girdiğimizi gülümseyerek hatırlıyorum.
O günden bu yana tüm yenilikleri, teknolojik gelişmeleri ve düzenlemeleri Üniversitemiz çatısı altında hep birlikte öğrendik, uyguladık. Tecrübelerimizi cömertçe paylaştık, şüphesiz yanıldığımız zamanlar da oldu ama tekrar tekrar denedik ve çok yol kat ettik. Aslında bir aile olduğumuzu geriye dönüp bakınca daha iyi anladık. Bu başarıların hiç birisi kendiliğinden gelişmedi, bunu Personel Dairesi Başkanlığı çalışanları ile birlikte tüm birimlerde görev yapan arkadaşlarımızla birlikte başardık. Bu mecburi bir bilgi alışverişi gibi görünse de aslında kurum kültürünün en başından böyle yerleşmiş olmasının gereği olduğunu düşünüyorum. Üniversitenin kuruluş aşamasında bizler böyle yetiştirildik. Memur, sorumluluk sahibi, dürüst, paylaşımcı ve çalışkan olmalıydı. Bizler de bu bilgiyi Üniversitemize yeni başlayan her aday memura aktarmaya çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz.
Yıllar içinde öğrendiğim ve önem verdiğim en değerli bilgi,
Eğer işinizi profesyonel bir düzeyde ortaya koymak istiyorsanız bunun yegâne formülü; sizi öğrenmeye her zaman açık tutacak, amatör bir ruhla çalışmak olduğudur. Kendimi hala 15 Mayıs 1996 günü göreve yeni başlayan bir memur gibi hissetmemin sebebi de bu olsa gerek.
 

Devamını Oku +
Image

1992 yılında kurulan Muğla Üniversitesi’ne 1993 yılı Ağustos ayında ilk katılanlardanım. Dolayısıyla, daha sonra ismi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi olarak değişen üniversitede 30 yılımı doldurmuş olacağım. Bunun ilk beş yılı yurtdışında doktora yaparak geçti ve 1998 yılından beri fiilen üniversitede eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetleri içinde bulunuyorum. Bu süre içinde üniversitede gerçekleşen birçok ilklere doğrudan şahit oldum. İlk kuruluş yıllarında şehir merkezinde yer alan ve dokuz katlı bina olarak bilinen, Güney Ege Linyit İşletmelerine ait binanın üniversiteye devredilmesi ile oluşturulmuş olan Muğla Üniversitesi çok sınırlı şartlarda eğitim öğretim verme gayreti içinde oldu. Araştırma, bilgisayar ve laboratuvar olanakları ve akademik ve idari personeli son derece sınırlı koşullarda üniversite oluşturulmaya çalışılıyordu.
Her bölümde sadece birkaç öğretim üyesi tüm dersleri vermeye çalışıyor, haftanın her günü ve neredeyse her saat ders vardı. Bu ders yoğunluğu içinde araştırmaya ayıracak kaynak ve zaman neredeyse yok denecek kadar azdı. Ancak bu sınırlı imkanlar içinde öğrencilerin gönüllü katkıları bazen yol paralarını da öğrencilerin ve hocaların paylaşarak tuttukları araçlarla sahaya çıkılıyor ve araştırmalar yapılmaya çalışıyordu. İmkanlar çok sınırlıydı ama motivasyon sınırsızdı. Bununla birlikte o dönemde ülkemizde az sayıda üniversite bulunmasından ve Muğla Üniversitesi yeni kurulmuş olmasından dolayı, bazı durumlarda üniversite yönetimleri zaten çok sayıda gerçekleşen araştırmalara çok sınırlı kaynaklar ayırabiliyorlardı.
Bu sınırlı kaynaklarla öğrenciler ve araştırmacı öğretim üyeleri dağ bayır, yarı aç yarı tok tok dolaşıp oldukça ilginç araştırmalar yapabiliyorlardı. Bu dönemde sıklıkla, üniversite şehir işbirliğinin olmadığı ya da yetersiz olduğu tartışılırdı. Bu tartışmalar bir yana ilk kez şehir bir üniversite ile tanışmış ve bu anlamda şehir bir üniversitenin yakın plan araştırma radarına girebilmişti. Tüm eleştirilere rağmen bunun şehrin ve üniversitenin gelişmesinde çok önemli olduğunu düşünüyorum. Üniversitenin amacı tabii ki evrensel düzeyde bilgi üretmek ve bilimin gelişimine katkıda bulunmaktır. Ancak bir üniversitenin öncelikle içinde bulunduğu yakın çevre ile iletişime ve etkileşime geçmesi ve yerel ve bölgesel kalkınmaya ve toplumsal ve özgürlük artışına katkıda bulunması gerekir. Yakın çevresine katkısı olmayan bir kurumsal yapılaşmanın uzak çevresine katkıda bulunması hiç mümkün değildir.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin kurulduğu 30 yıldan beri, tüm eleştirilere rağmen bu temel misyonu yerine getirdiğine ve bu misyonda benim de üzerime düşeni göreve ve payı olabildiğince yerine getirdiğime inanıyorum.

Devamını Oku +
Image

Muğla Üniversitesi’nde 15 Mayıs 1996 tarihinde göreve başladım, 15 günlük eğitimin arkasından 3 Haziran 1996 tarihinde Fen-Edebiyat Fakültesinde görevlendirildim. 1996 yılından itibaren 2010 tarihine kadar Fen-Edebiyat Fakültesinde, fakültenin ayrılmasında sonra da yine 2018 tarihine kadar Fen ve Edebiyat Fakültelerinde çalıştım. 2018 Haziran ayından bu yana Fethiye Sağlık Hizmetleri MYO’da görev yapmaktayım.
Fen-Edebiyat Fakültesi benim için hem çok iyi bir okul hem de ailem olmuştur. Fen-Edebiyat Fakültesinde çalışırken evlendim ve çocuklarım oldu, şef oldum, Yüksekokul Sekreteri oldum. Biz büyük bir aileydik, sanırım hala öyledir. Çünkü bu, o okulun kuruluşunda ve geleneğinde vardır. Bugün hala Üniversitemizde göreve başlayan bir idari personelin, Fen ve Edebiyat Fakültesinde göreve başlamasının çok iyi olacağını düşünürüm. O yıllarda Fen-Edebiyat Fakültesinde çalışan arkadaşlarım bugün Şef, Şube Müdürü ya da Birim Sekreteri olarak görev yapmaktadırlar. Bir okuldur Fen-Edebiyat Fakültesi dememin nedeni budur. Bugün Fen ve Edebiyat Fakültelerinde görev yapan akademik personelin Üniversitemize katıldığı günleri gören biri olarak bu çokluğun, tanışıklığın, sevginin ve saygının şahidi olmaktan gururu duyuyorum. Bizler akademik ve idari personel olarak iyi ve kötü günlerde birbirimizin yanında olduk hep. 2010 yılında Fen ve Edebiyat Fakültesi olarak ayrıldığında Fen-Edebiyat Fakültesinde 250 akademik, 17 idari personel bulunuyordu. Bir bölüm sekreteri arkadaşımız 7 bölümün işlerini yürütürdü, biz çok çalışırdık ama çok da mutluyduk.
Bugün Fethiye Sağlık Hizmetleri MYO’da Yüksekokul Sekreteri olarak görev yapmaktayım ancak geriye dönüp baktığımda, kurduğum aile ile olan anımdan daha çok anıya sahibim üniversitemizde ve geçmiş yıllara özlemle anıyorum. O yüzden hangi anımı paylaşabileceğimi bilemedim.
Bütçe zamanlarında ya da mezuniyet zamanlarında gece kalıp çalıştığımız zamanlar, Milli Piyango öğrenci yurdunun temizliğinde çalıştığımız günler bile zor gelmezdi bize.
Fen-Edebiyat Fakültesi’nde çalışırken Fakülte Sekreterimiz Genel Sekreterlikte yapılan bir toplantıdan gelerek, Fakültemizin bir tebrik ve bir eleştiri aldığını söyledi. Genel Sekreterimiz; - Tebrik ediyorum çünkü yönetim ve fakülte kurullarını web sayfasında en güncel yayınlayan Fen-Edebiyat Fakültesi diyor, eleştirim ise Özel Kalemde çalışan arkadaşımız telefonda çok sert konuşuyor diyor, bu ikisi de benim.
Şeflik sınavının olduğu 2006 yılında ikinci doğumumu yapmıştım. Eğitimler sırasında herkes ders çalışırken ben hiç çalışamadığım için strese girmiş ve sütüm kesilmişti. Bilgi birikimim sayesinde hiç çalışmadan sınavı kazanmıştım.
Edebiyat Fakültesi olarak hazırladığımız “Kitap Saati” etkinliğinde, etkinliğe benim de bir kitap tanıtımıyla katılmamda unutulmaz bir anımdır.
Çoğunlukla çok güzel, çok verimli ve çok anlamlı bir iş yaşamı geçirdim Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde.

Devamını Oku +
Image

1993 yılının Ekim ayında Muğla Üniversitesinde İngilizce okutmanı olarak çalışmaya başladım. İlk başladığım dönemde, çeşitli fakülte ve yüksekokulların İngilizce ortak zorunlu derslerine giriyordum. Odam, eski BESYO binasının olduğu yerdeydi. Zaten rektörlük ve birimleri de o küçük binadaydı. Daha sonra, hazırlık sınıfı başlamasıyla birlikte şehir merkezindeki eski Meslek Yüksekokulu binasına odalarımızı taşınmıştık. İngilizce okutmanı sayısı şimdikine göre çok azdı. Öğrenci sayımız şimdikiyle kıyaslanamazdı. O dönemde, idari ve akademik personel birbirini yakından tanıyordu. Çeşitli etkinliklerde bir araya geliniyordu. Dönem başlarında, doğum günü gibi özel günlerde toplantılar olurdu. Kurucu rektörümüz,  Ethem Ruhi Fığlalı’ nın da nasıl gayretle, üniversitemiz için ne kadar özveriyle çalıştığını kızı olarak bizzat gözlemledim. İlk dönemlerimiz deyince bunlar aklıma geliyor, 1996 yılı Eylül ayında İngilizce okutmanlığımdan istifa ettim. MEB bursu ile İngiltere’ye yüksek lisans eğitimine gittim. Daha sonrasında da doktora çalışmalarıma devam ettim. 2008 yılında bu defa yardımcı doçent doktor olarak Muğla Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümünde göreve başladım. Geçen zaman içinde üniversitemizin çok gelişmiş olduğunu gördüm.  Bu gelişmede büyük katkısı olan Sıtkı Koçman’ı da saygıyla ve rahmetle anmak isterim.

Devamını Oku +
Image

                                                                                     HAKİM TEPEYE GİDEN YOL

Arı kuşlarının, alışkın oldukları üzere, Karabağlar yaylası üzerinde, haber getirir gibi dolanıp durdukları güzel bir Ekim sabahı, çocukluğu burada geçmiş genç kız için başka bir anlam taşıyordu. Göç çiçeklerinin açarak artık şehre taşınma vaktini haber verdiği bu güz ayı yaylada onun en sevdiği bir dönemdi.  Bir halk ozanımızın dediği gibi’’ göç katar katar’’ değildi, eskisi gibi; ama göçü müjdelemek çiçeklerin adına yansımış, adet olduğu üzere, görevleri olmuştu.

İlerde, Kötekli’de Karabağlar yaylasına hakim bir tepede yerleşen, bir-iki yıldır göçe tanıklık eden ‘’üniversite’’ olmaya aday birkaç binanın, kuşbakışı olarak, etrafı gözlediğini hissetti. Dışarı çıktı, hâkim tepeye baktı. Arı kuşları ile beraber hayalleri oraya aktı. Hâkim tepede olmayı arzuladı. Kendini orada   ders veren bir hoca olarak hayal etti. Ortalık yeni yeni ağarıyordu. Etrafı dinledi. Yağmurun uyandırdığı mis gibi toprak kokusu, bağ evini çevreleyen ağaçların tatlı hışırtısı, yeni uyanmaya başlayan börtü-böcek, onun içindeki merak ve heyecana ortak olmuş bekliyorlardı. Odaya geri döndü. İki odalı bağ evinin bir odasında pencerenin tahta kepenkleri arasından sızan sabahın ilk ışıkları, meraklı bekleyişin üzerine Nisan yağmuru tadında yağdı. Genç kız gece iyi uyuyamamış olmanın mahmurluğu içinde, düşüncelerine kaldığı yerden devam etti.  Çocukluğu, öğrencilik yılları film şeridi gibi gözünün önünden geçti. O zaman hâkim tepe henüz boş gibiydi. Eteklerine doğru uzanan birkaç evcik tepeye yoldaşlık ediyordu. Yaz geceleri yaylada radyo haberleri eşliğinde bir taraftan  ağaçların arasından görünen hakim  tepeyi dolanan Gökova yolundan geçen araçlar sayılması, diğer taraftan aya çıkan astronotların haberlerinin ateşli tartışmalara neden olması gibi, sanki birbirinden ayrı iki dünyayı niteleyen kopukluk, hakim tepeye ulaşan yol için de geçerliydi. Orası uzak görünürdü her zaman.

Şimdi bir tarih öğretmeni olarak hâkim tepeyi gözlüyordu. Bu tepedeki binalar çoğalırken bir akrabasından lisanstan sonra da ‘’ okumaya devam edilebileceğini ‘’ öğrenmişti. Bunun ilk adımı olan “yüksek lisans’’ hakkında Muğla’da bilgi sahibi olan yoktu. Bu nedenle onun sınavına girmek için bir gün gizlice İzmir’e gidip gelmişti. Her Muğlalının birbirini tanıdığı içine kapalı bu şehirden, her hafta sonu, dersten sonra, bir elinde valiz ile İzmir’e uzanan koşuşturmacanın gerisi gelmişti. Araştırmayı seviyordu. Ailesi ve çevresi hoş karşılamasa bile doktora sınavına girmiş, ders dönemi bitip tezini alınca rahat bir nefes almıştı. Muğla’da ikamet edip ilk yüksek lisans yapan kız öğrenci olmanın mutluluğu “ne işe yarayacağı’’ sorusuyla ve belirsizliklerle gölgelense de doktora yapıyor olmak ona mutluluk veriyordu.

Bir süre sonra düşünceleri meraklı bekleyişin önünde mola verdi. Tahta kepenklerden süzülen ışıklar güçlendikçe, umutları arttı. Öğleye doğru nihayet beklediği haber geldi. Hakim tepeye uzanan yolun kapıları açıldı ve açılan kapıdan okutman olarak ilk adımını attı.

İşletmecilik Yüksek Okulu’nun İşletme Fakültesi’ne dönüştüğü ilk yıllarda verdiği dersler tabiat ananın kucağında geçtiği için onda silinmez izler bıraktı. Prefabrik dersliklerin ziyaretçilerinin hâkim tepede otlayan oğlak ve keçiler olması ayrı bir eğlence kaynağı oldu. İlk yıllarını yaşayan üniversitenin idari ve akademik kadrosunun yoğun mesaisi, gençlere ilham verdi. O ve arkadaşlarının aynı gün içinde sabah bir ilçede ders verdikten sonra, öğleden sonra Kötekli’ye derse yetişmeleri, yaşanan yoğunluğun bir parçası olarak hatıralarda canlılığını korudu. Üniversite, hâkim tepede, fiziki imkânları, kadrosu, çevre düzenlemeleri ile yıldan yıla gelişti. Muğla’nın dünyaya açılan penceresi oldu. Onun gibi birçok gencin hayalini gerçeğe dönüştürdü.

Bugün, bu satırları, üniversitenin artık tamamen hâkim olduğu tepedeki bir pencereden, onu çevreleyen Karabağlar yaylasına ve Muğla’ya bakarak kaleme alan ben, 27 yıl önce, kendisine, pencereden dünyaya bakmasını sağlayacak fırsatlar sunan üniversitesine hizmet etmenin mutluluğu içinde, gönlünde görevini yapmanın huzurunu hisseden bütün üniversite camiasını selamlıyorum.

Üniversitemizin gelecek  nice otuzuncu yıllarda, katlanarak büyümesi, gençlerin yolunu aydınlatması ve hayallerini gerçeğe dönüştürmesi  dileğiyle!....

 

Devamını Oku +
Image

2000 yılının sonbaharıydı. Gününü tam olarak hatırlamıyorum. Edebiyat Fakültesi'nin derslikler blokundaki Z/01 Nolu derslikte Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 3. sınıf öğrencileriyle Türkmen Edebiyatı dersini işliyorduk. Sınıfta 25-30 öğrenci vardı. Birden dersliğin kapısı çaldı ve tekerlekli sandalyede Üniversitemizin hamisi merhum Sıtkı Koçman ve yanında Genel Sekreter Aytekin Çakır Bey, Genel Sekreter Yardımcısı Nagehan Şahin Hanım, yanlarında birkaç personel daha kapıda belirdiler. Sıtkı Koçman'ın tekerlekli sandalyesini süren Aytekin Bey, "Hocam girebilir miyiz?" diyerek izin istedi. "Ne demek, buyurun" dedim. Bu arada Sıtkı Koçman Beyefendinin sandalyesinin yanına yaklaşarak  "Hoş geldiniz efendim" dedim. Elini uzattı, gözlerinin içi gülerek mahcup bir ifadeyle "Hocam müsaadeniz var mıydı, böyle uluorta dersinize girdik" dedi. "Ne demek efendim, ben ve öğrencilerim sizleri görmekten bahtiyar olduk" dedim. Daha sonra "Bu hangi ders?" dedi. "Türkmen edebiyatı efendim. Bizimle aynı dili konuşan Türkmenistanlı kardeşlerimizin dilini, edebiyatını inceliyoruz bu derste" dedim. "Çok güzel. Bu sınıfta kaç kız öğrenci, kaç erkek öğrenci var?" diye sordu. Ben "yarısından fazlası kız" deyince yüzünde memnuniyet ile birlikte gülümseme belirdi. "Çok güzel, Büyük Atatürk'ün hedeflerinden birine daha ulaşıyoruz, kızlarımızı okutmalıyız." dedi. Ondan sonra eğitim, kadınlar ve Cumhuriyet'in bu konudaki kazanımlarıyla ilgili birkaç cümle daha söyledi. "Dersinizi aksatmayın, devam edin" deyip teşekkür etti. Çıkarken öğrencilerden büyük bir alkış tufanı koptu. Ellerini kaldırıp tekrar sınıfa dönüp teşekkür etti. Bu arada gözlerinden yaşlar akıyordu...

 

 

Devamını Oku +
Image

2001 yılında, 17 yaşında, liseyi henüz bitirmiş bir kız çocuğu olarak, ailemden (İzmir'den) fazla uzaklaşmamak adına tercih ettiğim, o zamanki ismiyle Muğla Üniversitesi Eğitim Fakültesi'ni kazanmamla başladı serüvenim. Henüz ilk öğrencilerini alan, kendine ait bir binası olmadığı için İİBF'ye ait binanın (bugünkü Eğitim Fakültesi binası) 4. katındaki derslikleri kullanan, az sayıda öğretim elemanı ve az sayıda öğrenci ile son derece samimi bir ortamın olduğu taze bir Eğitim Fakültesi'ydik. 2005 yılında mezun olduğumda aslında 4 yıl içerisinde ne kadar hızlı bir gelişme gösterdiğini fark ettiğim fakültem ve üniversitemin... Lisans öğrenimim sırasında, 4 yıl boyunca, kısmi zamanlı öğrenci statüsünde görev yaptığım Basın-Halkla İlişkiler Birimi, hem öğrencilik hem öğretmenlik hem de akademisyenlik yaşamıma büyük katkı sağladı. Üniversite üst yönetimi ile bire bir çalışma olanağı buldum ve çok değerli tecrübeler edindim. Bu iklimden o kadar etkilendim ki, üniversiteden ayrılmak istemedim ve mezuniyetimin akabinde, akademik hayata yüksek lisansa başlamak suretiyle adım atmış oldum. Bu büyük ailenin bir mensubu olacağım günler için kendimi akademik anlamda sürekli olarak yetiştirdim ve 2012 yılı itibarıyla Eğitim Fakültesi kadrosunda Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü (UZEM) personeli olarak görevime başladım. Büyük bir özveri ile 10 yıldır devam ettiğim görevim boyunca çok önemli kazanımlara eriştim ancak 20 yılı aşkın bir süredir Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi çatısı altında bulunuyor olmanın, kurumun hafızası olarak nitelendirilebilecek bilgi ve tecrübelere sahip olmanın değeri paha biçilemez. Şimdilerde Eğitim Bilimleri Enstitüsü Doktora öğrencisi olarak öğrencilik rolüm devam ediyor. Genç üniversitemle birlikte büyüdük, birlikte olgunlaştık... Daha nice yıllara...

Devamını Oku +
Image

18/06/1993 yılında Muğla Üniversitesine ilk alınan memur olarak göreve başlayan 52 kişiden biriyim. Rektörlük binası ve Fen-Edebiyat Fakültesinin, Valilikten Üniversitemize devredilen ve döneminde küçük ama oldukça kullanışlı bir yapı olan, şimdi ise kullanılmayan ve eski BESYO diye adlandırılan binada göreve başladık. O dönemde çalışanların çok büyük oranının yaş ortalaması 18 ile 25 olan genç kadro olarak bizler samimi, sıcak, çalışkan, özverili, yardımsever ve paylaşımcı olduk. Üniversite ailesinin bir mensubu olmanın gururunu her daim taşıdık ve hissettik. Bir Fakültenin dört adet beyaz  plastik sandalye ile bir adet yuvarlak beyaz plastik masadan oluştuğuna tanıklık ettik. Kısa zamanda hem memuriyeti öğrendik hem de Üniversitemizi büyütürken kendi kurumsal aidiyetimizi perçinledik.

Henüz güvenlik personeli alımları yapılmadığı zamanlarda hafta içi normal mesaiye gelip, cumartesi ve pazar günlerinde (nöbet yazıldığı gün) kapıda güvenlik personeli olarak ücretsiz mesai yaptık. Kurucu Rektörün talimatıyla, bazı haftalarda cumartesi ve pazar günleri, ücretsiz olarak ellerimizde çapa, kürek ve tırmıklarla, yurtların oradan ana yola kadar, yollardaki dikenleri ve taşları temizledik. Sözün kısası Üniversitemizin bugün geldiği noktada emeği geçen, aidiyetle ve kalben bağlı, amirinden hizmetlisine, bütün memur arkadaşlara, şahsım ve Muğla şehri adına şükranlarımı sunuyorum. Nitekim bu görünmez kahramanlar, bu Üniversitenin her santimetre karesine alın teri dökenlerdir.

Devamını Oku +
Image

Üniversitemizin kuruluşuna müteakip 1993 yılı Haziranında, memuriyetin ne olduğunu bilmediğim 18 yaşında göreve başladım. Üniversite sınavına hazırlanırken girdiğim sınavı kazanınca memur oluverdim. Hizmet içi eğitimler derken Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığında görevlendirildim. Halen de 30 yıla yakındır aynı Dairede görev yapmaktayım. Fiziki mekânlarımız çok değişti, şu anda 6. binamızda çalışıyorum ama aynı Dairenin neredeyse tüm şubelerinde görev aldım.
Üniversitemizin imkânları ilk yıllarında çok kısıtlıydı. İmkânların yetmediği, maliyetin karşılanamayacağı durumlarda birlik beraberlik ruhu içinde kendi binamızı da temizledik, bayrak flama da ütüleyip astık, birçok işi hiç gönül koymadan yaptık. Teknoloji de çok gerideydi tabi, bir duyuru için afiş tasarlarken şeritli yazıcılarda harfleri büyük punto olarak ayrı ayrı çıktı alıp, kartonlara yapıştırarak, keçeli kalemlerle boyardık.
Bir çok organizasyonda, etkinlikte, törende zaman içinde bir çok sanatçı ve kişilerle tanışma imkanım oldu. Bunun yanı sıra yıllar içinde kendi yaşıtım öğrencilere hizmet vererek başladığım yolda sonra o öğrencilerin “Gülen Ablası” oluverdim. Etkinliklerde tanıştığım, topluluklardan gelen, mezuniyetlerde karşılaştığım, kısmi zamanlı çalışırken dertleştiğim binlerce öğrencinin derdini paylaştığı, sorununa çözüm arayan Gülen Ablaydım artık. Benim için bir öğrencimiz yıllar sonra, sosyal medyanın olmadığı zamanlarda, bir hocamızla bana selam gönderirken şöyle sormuş; “Gülen Abla ne yapıyor, hala herkesin Gülen Ablası mı?” demiş. Bunu duyduğumda öyle duygulanmıştım ki, yüreğine dokunabildiğimiz öğrencilerimiz olduğunu görmek, temsil ettiğim Kurumumuz adına çok kıymetliydi benim için…
Paylaştığım fotoğraflarım da benim için değerli bir anekdottur. Üniversitemizin ağırladığı kıymetli kişilerle aynı çerçevede olmanın gururunu yaşıyorum. Yıl 1998, Akademik Açılış Töreninde dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel ve Kurucu Rektörümüz Prof.Dr. Sayın Ethem Ruhi Fığlalı ve yıllar sonra yıl 2020, Eğitim Değerlendirme Toplantısında dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve Rektörümüz Prof.Dr. Sayın Hüseyin Çiçek. Tarih tekerrür eder derler, doğruymuş…
Buna benzer birçok sahnede görev almanın ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Ailesinin bir ferdi olmanın mutlu gururuyla…

Devamını Oku +
Image

14 Aralık 1994 yılında 23 yaşında Üniversitemizde göreve başladım. 3 ay Genel Sekreterlikte özel kalem olarak çalıştıktan sonra İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığına geçtim. 1999 yılında şef kadrosuna atandım. 2008 yılında Üniversitemizin açtığı sınava girerek Ayniyat Saymanı kadrosunu aldım. Ayniyat Saymanlığı bürosunda 12 yıl çalıştım. Sürekli aynı yerde ve ortamda çalışmak bende durağanlık ve tekdüzelik oluşturmaya başladığından Edebiyat Fakültesine geçiş yapmak istedim. Mayıs 2011’de Edebiyat Fakültemdeki sürecim başladı. Fakülteyi çok sevdim, saymanlık görevim dışında birçok işle ilgilendim. Fakültemizin hazırladığı etkinlikler benim en sevdiğimdir. Nitekim bizim etkinliklerimiz hem bilgilendirirken hem de eğlendirir. Sizinle bir anımı paylaşmak isterim; Fakültemizde çalışan kısmi zamanlı öğrencilerin koordinasyonluk görevini Fakülte Sekreterimiz Yalçın Bey (Demirbilek) bana vermişti. Kısmi zamanlı öğrencilerimizden bir teklif geldi ve “Biz de bir etkinlik düzenleyelim, bize yardımcı olur musunuz?” dediler. 22 Aralık 2014 yılında “Çayımın Şekeri Gitarımın Teli” adlı koordinatörlüğünü benim yaptığım bir etkinlik düzenlemiştik. Üniversitemizde 28. yıldır çalışıyorum, emekliliğime de iki yıl kaldı. Acısıyla tatlısıyla gençliğimi geçirdiğim bu kurumu seviyorum.

Devamını Oku +
Image

1 Temmuz 1976 -20 Eylül 1993 tarihleri arasında 18 yıla yakın bir süre Anadolu Üniversitesi’ne bağlı Kütahya İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisinde kadrolu olarak çalıştım. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Kasım 1982’de doktora Tezimi savunup Doktora Unvanımı ve 1992 yılında da YÖK’e göre yasal sınavları kazanıp Doçent oldum. Kasım 1992 tarihinde Muğla Üniversitesi kurulmuştur. Dönemin Muğla Üniversitesi Kurucu Rektörü sayın Prof. Dr. Ethem Ruhi FIĞLALI hocamız ısrarla Muğla Üniversitesi’ne gelmemi isteyince 20 Eylül 1993 tarihinde Muğla Üniversitesinde göreve başladım. Üniversitemizde de 25 yıl çalışarak 1 Ağustos 2017 tarihinde de Profesör olarak yaş haddinden emekliye ayrıldım. Böylece yaklaşık olarak 43 yıllık akademik hayatımın 18 yılı Anadolu Üniversitesi’nde, 25 yılı da Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde geçti. Bu süreç içerisinde, 105.000’in üzerinde Türkiye’de Yükseköğrenim gören öğrencim (Anadolu Üniversitesi Açıköğretim de dahil), 40 civarında Doktora Jürisine girdiğim öğrencim, 40 civarında doçentlik Jüri üyeliğim, 50 civarında profesörlük Jüri üyeliğim olmuştur. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde ise 25 yıl boyunca İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanlığı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Vekilliği, Köyceğiz Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğü, Dalaman Meslek Yüksek Okulu Kurucu Yüksek Okul Müdür Vekilliği, Muğla Üniversitesi Senato Üyeliği (4 yıl) gibi birçok idari görevlerde bulundum. Bu süreç içerisinde merhum Sıktı KOÇMAN Bey’in, Muğla Üniversitesi’ne yaptığı 1996-1999 yılları arasında her yıl 10 milyon dolar olmak üzere toplamda 40 milyon dolar bağış yapmıştır. Üniversitemizin fiziksel altyapısı ile öğrenci yurtlarının yapılmasındaki maddi ve manevi katkılarını unutmak mümkün değildir. Işıklar içerisinde yat, Değerli Sıtkı KOÇMAN Bey ve Mefaret KOÇMAN Hanımefendi…
Emekliliğe ayrıldıktan sonra da bir yılı aşkın süreyle üniversitemizde yükseklisans ve doktora derslerine devam ettim. 2018’den bu yana Kıbrıs İlim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığını yürütmekteyim. Anlayacağınız üzere evden Üniversiteye Üniversiteden eve giden bir öğretim üyesi “Akademisyen” olmadım. Akademik hayatımda hiç sevmediğim şey zamanı kötüye kullanmaktır. Çünkü zaman, sevgi ve sağlık parayla satın alınması mümkün olmayan değerlerdir. Çok çalıştım ve çalışmamın karşılığını da aldım ve halen alıyorum. Sabır ettim ve insanları sevgiyle kucakladım. Benim en büyük özelliğim enerjimi olumlu kullanmak ve insanları aldatmamaktır. Çünkü insanlığın akademik unvanı yoktur.
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin 30. yılını kutlar ve daha nice başarılı yılların olmasını dilerim. Sevgi ve saygılarımla…

Devamını Oku +
Image

                                                           "Bilginin Sevgiyle Bütünleştiği Bilge Üniversite"

Kurumsal kimliği 1992 yılında tescil edilen ve kurucu Rektörü Prof. Dr. Etem Ruhi Fığlalı'nın öncülüğünde aydınlık ufkuna yürüyen Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesine 1993 yılında atandım ve bu güne kadar farklı birimlerinde görev yapageldim. Mensubu olmaktan her zaman onur duyduğum üniversitemizin fiziki ve akademik gelişiminin tüm aşamalarının katılımcısı ve şahidi oldum. Yazımın başlığındaki "Bilginin Sevgiyle Bütünleştiği Bilge Üniversite"ye ulaşma hedefine sabitlediğimiz aklımızı, kalbimizi ve çabalarımızı ilk günkü heyecanımızla halen sürdürmekte olup, kuruluşundan bu güne kadar birlikte çalıştığımız, aramızda bulunan-bulunmayan tüm çalışma arkadaşlarımıza saygılarımı ve sonsuz sevgilerimi sunuyorum.

Devamını Oku +
Image

O zamanki adıyla Muğla Üniversitesi’ndeki akademik yolculuğum, 1994 Ağustos ayında başlamış, üniversitemizin ikinci fakültesi olan Fen-Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü’nde fakültemizin ve bölümümüzün ilk araştırma görevlilerinden biri olarak göreve başlamıştım. Fakültede sadece birkaç bölüm ve sınırlı sayıda öğretim kadrosu ve idari personel vardı. O yıllarda hizmet binamız şu anki kampüs alanında değil, eskiden GELİ’nin konukevi olarak kullandığı ve üniversiteye devrettiği binaydı. Odalarımızda duş ve tuvalet olmasının ayrıcalığını yaşıyorduk ??. O zamanki kısıtlı şartlar ve yeni bir üniversite olmanın vermiş olduğu bazı olumsuzluk ve imkânsızlıklara rağmen henüz küçük olmanın etkisiyle üniversitenin bütün idari ve akademik personelini tanımak ve aramızda oluşan samimiyet, birlik ve beraberlik duygusu bütün zorlukları aşmamız için önemli sebeplerden biriydi.

1999 yılında doktora tahsilimi yapmak için gittiğim Ege Üniversitesi’ne aynı zamanda araştırma görevlisi olarak atanmış, uzun bir süre ayrı kaldığım ve doktora bittikten sonra 2006 yılında yeniden döndüğüm üniversitemin artık çok daha büyük bir kampüse ve fakülte binasına kavuştuğunu görmüştüm. Üniversitemizin kurucu rektörü sayın Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı’nın ve üniversitemizin gelişiminde çok büyük katkıları olan ve çok sayıda eser bahşeden merhum Davut Sıtkı Koçman’ın çabalarıyla üniversitemiz büyük bir kampüs ve çok sayıda fakülte, yüksekokul binalarına sahip olmuş ve daha sonra Sıtkı Koçman adı üniversitemizle birlikte ölümsüzleşmiştir. Sayın Fığlalı’dan sonra üniversitemizde rektörlük yapan Prof. Dr. Şener Oktik, Prof. Dr. Mansur Harmandar ve mevcut rektörümüz Prof. Dr. Hüseyin Çiçek hocalarımızın üniversitemizin gelişmesinde gösterdikleri gayretler, katkı ve hizmetler için teşekkürü bir borç biliriz. 30. yılını idrak eden kurumumuzda iyisiyle, kötüsüyle 28 yıl boyunca yaşamış olduğum özel ve güzel anılar, samimi ve özel dostluklar, her yıl yeni gelen ve mezun olan öğrencilerimle daha nice güzel yıllara adım adım yürümek ve bu güzel şehrin her geçen yıl daha da büyüyen ve gelişen üniversitesine uzun yıllar hizmet etmek en büyük temennimdir.

Devamını Oku +
Image

Muğla’ya 2004 yılının Temmuz ayında yüksek lisans öğrencisiyken ilk kez Beçin Kazısı’na ekip üyesi olarak katılmak üzere gelmiş ve bu coğrafyaya hayran kalmıştım. Ardından 2007 yılının Eylül ayında Denizli’de yürütülen Kale Kazısı’nın ekip üyesi olarak bir hafta sonu gezisinde ikinci kez hocalarımla birlikte Muğla’yı ziyaret ettiğimde, Muğla Üniversitesi’nde “Sanat Tarihi Bölümü”nün olmasına rağmen Bölümün aktif olmayışına üzülerek yıllar sonra bir gün burada hoca olmanın hayalini kurmuştum.

Akademisyen olma hayalim ise, Ülkemizde Sanat Tarihi alanında öncü bölümlerinden biri olan Ankara’da Atamızın kurmuş olduğu DTCF’de çok kıymetli hocalarımdan aldığım lisans eğitimim sırasında yeşermişti. Ardından Ege Üniversitesi Türk İslam Sanatı Ana Bilim Dalında lisans eğitimimden itibaren yolumu her daim aydınlatan değerli hocam Prof. Dr. Sayın Bozkurt Ersoy’un danışmanlığında yüksek lisans ve doktora eğitimimi tamamlayarak akademik kariyerimde önemli bir aşamayı gerçekleştirmiştim.

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nün ilk asistanı olarak 2010 yılının Şubat ayında göreve başlamış, Dr. Öğr. Üyesi olarak bir süre görev yaptıktan sonra 2012 yılı Aralık ayında Dr. Öğr. Üyesi olarak nihayet Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin bir ferdi olmuştum.

Üniversitemizde Sanat Tarihi Bölümü’nün eğitim öğretim faaliyetlerine başladığı 2013 yılından itibaren etkin rol alarak Bölümümüzün Ülkemizde tercih edilen bölümler arasında üst sıralarda yer alması mutluluğuna nail oldum. Asistanı olmayan Bölümümüzün aynı zamanda temellerinin oluşturulduğu 2014-2019 yılları arasında Bölüm Başkanı olarak layıkıyla görevimi yapmaya çalıştım. Bu süreçte idari görevimin yanı sıra akademik çalışmalarımı da yürütürken Doçentliğimi 2017 yılının Aralık ayında almayı başardım.

Doçentliğimi almamın ardından artık Bölümümüzde Yüksek Lisans eğitimi için gerekli koşulların tamamı sağlanmıştı. Bölüm Başkanı olarak “Sanat Tarihi Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Programı”nın 2018-2019 eğitim-öğretim yılının bahar yarıyılında açılması için etkin rol aldım. Lisans eğitiminden sonra başka üniversitelere gitmek zorunda kalan öğrencilerimize kapılarımızın yeniden açılmasına vesile olmak bana tarif edemeyeceğim yeni bir mutluluğu yaşattı.

Eski Rektörümüz Prof. Dr. Sayın Mansur Harmandar döneminde Prof. Dr. Sayın Naci Önal’ın Koordinatörlüğü’nde Üniversitemiz bünyesinde 12-13 Nisan 2018 tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz “Milli Düşün Yerli Üret Sempozyumu” ile Ülkemizin önde gelen iş, bilim ve sanat dünyasının insanlarının Üniversitemizde ağırlanmasında görev aldım.

TC Ula Kaymakamlığı tarafından yürütülen ve Üniversite olarak iştirakçisi olduğumuz, benim de danışmanı ve araştırmacısı olduğum “Dört Mevsim Kültür Rotamız Ula” adlı GEKA projesinin büyük emeklerle 2022 yılının başında başarıyla tamamladık. Toplumumuza kültür ve sanat alanında hizmet ettiğimiz projenin en önemli çıktıları olarak Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dilde hazırlanan hem “internet sayfası” hem de “kitap” olmuştur.

Üniversitemiz 30. yılını idrak ederken; ben de Üniversitemizde 10. yılımı tamamlamaktayım. Altı yıllık Bölüm Başkanlığımın yanında Fakültemizin Yönetim Kurulu, Fakülte Kurulu ve çeşitli komisyonlarında Üniversiteme hizmet etmekten büyük onur ve gurur duyuyorum. 

Bu süreçlerimin yanı sıra Üniversitemiz Fen Bilimleri Enstitüsü Matematik Ana Bilim Dalında “lisansüstü eğitimini” tamamlayarak “mezun ailemize dâhil” olan kardeşim Öğr. Gör. Dr. Burcu Ayhan’ın başarılarının en yakın takipçisi ve destekçisi oldum.

"30. Yıl MSKÜ İnternet Sayfası", Rektör Hocamız Prof. Dr. Sayın Hüseyin Çiçek’in Başkanlığı’nda, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sayın Sırrı Sunay Gürleyük’ün Koordinatörlüğü’nde ve Doç. Dr. Nagehan Uçan Eke ile birlikte üstlendiğimiz Koordinatör Yardımcılığı’ndaki Komisyon ve Danışma Kurulu tarafından hazırlanmış olup sayfanın hazırlanmasında büyük emekler veren ekibimize şükranlarımı sunuyorum. Söz konusu internet sayfamızda yer alan bilgi ve görselleri bizlerle paylaşan Üniversitemizin tüm idari ve akademik personeline teşekkürü bir borç bilirim. 30 yıllık Üniversitemizin gelişim aşamalarının ortaya konulması çalışmalarına dâhil edildiğim için Rektörümüz Prof. Dr. Sayın Hüseyin Çiçek’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Ülkeme ve Üniversiteme uzun yıllar hizmet edebilmek dileğiyle... Üniversitemizin nice başarılarıyla Dünya ve Türkiye gündeminde olduğu yaşlarının olmasını temenni ederim.

 

Devamını Oku +
Image

Muğla Üniversitesi’nin 10. kuruluş yılı olan 2002 yılında, henüz 18 yaşında ve Muğlalı biri olarak, ailemin yanında olmak adına tercih ettiğim İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'ni kazanmamla başladı Muğla Üniversitesi maceram.
2006 yılında spora olan ilgim ve merakımdan dolayı hayatımın yönünü değiştirecek olan o önemli kararı aldım. Hayatım boyunca mutlu olmayacağım bir meslekte çalışmaktansa sevdiğim alanla ilgili öğrenim görüp çalışmanın daha doğru olacağına inandım ve asıl ait olduğum yer olan Spor Bilimleri Fakültesi’nde (eski adıyla BESYO) okumaya karar verdim ve spor sevgim için ailemi de karşıma almak gerçeğini bilerek kararımın arkasında durdum.
2009 yılında okul 1.si olarak mezun olduğum Spor Bilimleri Fakültesi’nin, Spor Yöneticiliği Bölümü’ne 2011 yılında araştırma görevlisi olarak atanarak öğrencisi olduğum Muğla Üniversitesi’ne artık genç bir akademisyen olarak hizmet etme şansına sahip oldum. 2012 yılında Marmara Üniversitesi’ne doktora eğitimim için ara vermek zorunda kaldığım Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ile birlikteliğim, 2015 yılında Dr. unvanı alarak dönmem ile devam etti. 2018 yılı itibariyle öğretim üyesi olduğum Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde aynı yıl doçent unvanını alarak görev yapmayı sürdürdüm.
2019 yılında, zamanında sıralarında oturduğum, koridorlarında birçok heyecan, stres ve anı biriktirdiğim, kantininde sınıf arkadaşlarımla sohbetler ettiğim Spor Bilimleri Fakültesi’ne Dekan Yardımcısı olarak atanmanın onurunu ve gururunu yaşadım. Üniversitemiz 30. yılını kutlarken; ben de üniversitemizde 20. yılımı tamamlamaktayım. 9 yılını iki farklı fakültede ve bir enstitüde öğrenci olarak geri kalan 11 yılını Spor Bilimleri Fakültesi’nde akademisyen olmanın yanında Üniversitemizin Senato Üyesi, Fakültemizin Yönetim Kurulu, Fakülte Kurulu ve çeşitli komisyonlarında üniversiteme hizmet etmekten büyük onur ve gurur duyuyorum.
30. yılını kutladığımız bugünlerde tek dileğim, ülkeme ve üniversiteme uzun yıllar hizmet edebilmek ve üniversitemizin kuruluşunun 50. yılını da hep birlikte büyük başarılar, sağlık, huzur ve mutlulukla kutlamayı görebilmektir…

Devamını Oku +
Image

1997 yılının Eylül ayında geldiğim Üniversitemiz henüz beşinci yaşını idrak etmekte idi. Fizik Bölümü ise Muğla Üniversitesine tahsis edilen ilk binaya henüz taşınıyordu. O yıl Fizik Bölümü ilk öğrencilerini alarak lisans eğitimine başladı. Ben ise akademik personel ve yüksek lisans öğrencisi olarak eğitim almanın yanı sıra öğretim faaliyetlerinde de bölüme destek olup laboratuvarların gelecek yıllara hazırlanmasına katkıda bulunmanın heyecanı ile hocalarım ve diğer araştırma görevlisi arkadaşlarımla birlikte gece-gündüz çalışıyordum. Yeni kurulacak laboratuvar için bir arkadaşımızın evinde aralıksız çalışarak yeni bilgisayar programları ve deneyler hazırladığımız günleri dün gibi hatırlıyorum. Aynı mekânda deney düzenekleri değiştirilerek iki, bazen üç laboratuvar hizmeti verildiği oluyor, internet daha yeni yeni yayılmaya başlıyor, bilgisayar sayıları yetmiyor, uluslararası dergilere ve yapılan yayınlara ulaşmak için mevcut kaynaklar yetersiz kalıyordu. Üniversitemiz o günlerde merkez yerleşke olmadığı için GELİ’den tahsis edilen binalarda hizmet veriyordu. Sonraki yıllarda Üniversitemiz, hamisi rahmetli Sayın Sıtkı Davut Koçman tarafından yapılan yardımlar ve devlet desteği ile, hızla büyüme ihtiyacı olan fiziki altyapıya kavuşmaya başladı. Şu an bulunduğum çalışma odasına geçmeden önce çoğu farklı binalarda olmak üzere araştırma laboratuvarı vb. sekiz farklı çalışma odasında eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetlerinde hizmet vermeye gayret ettim. Her bölümde yeterli öğretim üyesi olmadığı için önceki yıllarda lisansüstü eğitimlerine başlamış, öğretim elemanı ihtiyacı nedeniyle doktora eğitimine yurtdışında devam edemeden çağırılmış birçok arkadaşımızla birlikte birkaç yıl Muğla’da eğitim-öğretime katkıda bulunduktan sonra ülkedeki daha gelişmiş Üniversitelere doktora eğitimini tamamlamak ve birer öğretim üyesi olarak dönüp tekrar Üniversitemize hizmet etmek üzere 2-6 yıl arası süre ile ayrılıp sonra geri döndük.

Üniversitemizin gerek Türkiye gerekse dünya üzerinde bulunduğu konumun avantajını kullanarak 1999 yılında Türkiye’deki ilk Güneş Enerjisi ile elektrik üreten ve bu enerjiyi şebekeye aktaran sistemin kurulumunda yer almanın gururunu taşıyorum. Yüksek lisansı Güneş Enerjisi alanında tamamlamış bir araştırmacı olarak doktoramı da yine aynı alanda tamamladım ve daha birçok yenilenebilir enerji projesinde görev aldım. Enerjiye her alanda ihtiyacımız olduğu için bunun mümkün olduğunca temiz ve tükenmez şekilde üretilmesi ve sistemlerin tasarlanarak kurulması için halka, çeşitli kamu ve özel kuruluşlara danışmanlık seviyesinde bilgi paylaşımı gerçekleştirerek çalışmalarıma devam etmekteyim.

30. yılında, ilk günkü heyecan ve şevkle çalıştığım Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ailesinin bir üyesi olmaktan mutlu ve gururluyum.

Devamını Oku +
Image

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ailesine 2001 yılında Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi olarak katıldım. Tarihî ve kültürel zenginliklerinden, etkileyici coğrafyasından haberdar olduğum bu güzel şehirde yer alan Üniversitemiz yerleşkesi, bilim, kültür, sanat ve spor faaliyetlerinin yürütülebileceği görkemli bir alanın habercisiydi. Üniversitemizin 30.yılında bu olanakların artarak gerçekleşmesine tanık olmanın sevincine ortak oluyorum.

Üniversitemizde bir lisans öğrencisi ve buna bağlı olarak “Öğrenci Temsilciliği” ile başlayan yolculuğum bu gün Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Topluluğu Koordinatörü olarak öğrencilerimle birlikte büyük bir istekle edebiyat, kültür, sanat faaliyetlerinin sürdürülmesine katkıda bulunma çabasına dönüştü. Üniversitemizde düzenlenen çok sayıda kültürel etkinliğin öğrencilerimize bu çabanın artarak devam etmesi için gerekli umudu ve azmi verdiğini düşünüyorum.

Sıralarında bir lisans öğrencisi olarak öğrenim gördüğüm, kütüphanesinde araştırmalar yaptığım, yaşamıma bir akademisyen olarak devam etmeye karar verdiğim, geniş vizyonu ve alanında yetkin akademik kadrosuyla öğrencilerinin akademik anlamda gelişimine fırsat veren Üniversitemizde, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 4. sınıf öğrencisiyken bir ders kapsamında oturum başkanı olarak görev aldığım “Yunus Emre Paneli” aklıma geliyor. Akademisyen olma hedefime beni bir adım daha yaklaştıran önemli bir deneyim olarak hafızamdaki yerini koruyor. Geçen on yıllar içinde Üniversitemizin ev sahipliğinde yürütülen ulusal veya uluslararası konferans, panel, sempozyum, sergi, konser gibi bilimsel ve kültürel pek çok etkinlik meslektaşlarımın ve öğrencilerimizin başarılı çalışmalar yürütebileceği projelerin artmasına olanak sağlamıştır.

2002 yılında 10. yıl kutlamalarına bir lisans öğrencisi olarak katıldığım, yüksek lisans ve doktora programlarını Üniversitemizde tamamlamanın, önce Doktor Öğretim Üyesi ardından Doçent Doktor olarak görev yapabilmenin, Üniversitemizi çok sayıda ulusal ve uluslararası bilimsel ve kültürel faaliyette temsil edebilmenin gururuyla daima genç, daima nitelikli, daima üretken Üniversitemizin kuruluşunun 30.yılını gönülden kutluyorum.

Devamını Oku +
Image

"BİLİŞİMDE GELİŞİM"

22 Aralık 1993 tarihinde Üniversitemizin Bilgi İşlem Daire Başkanlığında göreve başladım. Üniversitemizde çalışmaya başladığım yıllarda 13 adet bilgisayar (486 SX 25), 2 adet yazıcı ile personel maaş bordrosu hesaplama, öğrenci belge, transkript, not hesaplama otomasyonları hizmetlerini bir daire başkanı ve bir personel tarafından sağlanmaktaydı. 30. Yılımıza geldiğimizde merkez kampus ile uzak noktalardaki okulların bilişim hizmetleri (ağ, sistem, teknik destek ve yazılım hizmetleri) tüm kullanıcılar için teknolojik yeniliklere uyumlu donanım ve yazılımlarla sağlanmakta.

Üniversitemizin kuruluşunda kısıtlı olan hem fiziki mekan, hem ofis donanımları, hem de teknolojik kaynakları en verimli şekilde kullanıp azami hizmet sunmayı felsefe edinerek Üniversitemizin akademik ve idari süreçlerine katkıda bulunmuş olmanın gururunu taşıyoruz. Kuruluşumuzun ilk yıllarında yetersiz kaynaklara rağmen hem Üniversitemiz personelinin, hem Muğla’daki Kamu Kurumlarındaki personelin bilgisayar okur-yazarlığını arttırmak adına hizmetiçi eğitimler ve kurslar düzenlenerek Üniversitemizin topluma hizmet misyonuna katkı sağlamış olmanın hazzını yaşadık.

Üniversitemizin kuruluşundan bu yana gelişiminin canlı tanıkları olarak mesai kavramı olmadan hizmetimize ihtiyaç duyulduğunda hep vardık ve var olacağız. Üniversitemizin gelişiminde emeği olan tüm çalışanlara, öğrencilere ve üniversitemize destek veren tüm hayırseverlere sonsuz saygı ve şükranlarımla...

Devamını Oku +
Image

Muğla’da akademik yaşamım 1990 yılı Ekim ayında Dokuz Eylül Üniversitesi’ne Araştırma Görevlisi olarak atanmam ile başladı. Öncesinde Ankara Üniversitesi İktisadi ve Ticari İlimler Akademisine bağlı olarak hizmet veren, o dönemde ise Dokuz Eylül Üniversitesine bağlı İşletmecilik Yüksek Okulu olan kurum, sonrasında İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesine dönüşmüş ve en nihayetinde 1992 yılında Muğla Üniversitesi kurumsal kimliğine kavuşmuştur. Ankara Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi tecrübeleri ile gelenek oluşturan İİBF, Muğla Üniversitesi’nin kurucu Fakültesi olmuştur. Bu Fakülte’nin bir mensubu olarak, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin kuruluşundan itibaren görev yaptığım 22 yılına tanıklık etmek benim ve ailem için bir ayrıcalıktır.

Kötekli kampüsünün temel atma törenine katılmış, dönemin Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını o gün genç bir asistan olarak dinlemiş olmak benim için unutulmaz hatıralar arasındadır. Kurucu Rektörümüz sayın Prof.Dr.Ethem Ruhi Fığlalı’nın insanüstü gayretleri, engin vizyon ve tecrübeleri sayesinde Muğla’da yüzyıllarca hayatta kalacak, temelleri sağlam, güçlü ve aydınlık bir Üniversite kurulmuştur. Sayın Rektörümüzün on yıllık hizmetleri döneminde, kurumun tüm çalışanlarının unutulmaz emekleri ve çabaları ile olağanüstü bir yapılanma süreci yürütülmüş ve fark yaratan bir akademik ve idari yapı oluşturmuştur. Muğla’nın ekonomisine büyük katkıda bulunan değerli iş insanı sayın Davut Sıtkı Koçman, engin cömertliği ile Üniversitemize sayısız eserler kazandırmış ve binlerce gencimizin eğitim - öğretimine destek olmuştur. Mümtaz kişiliği ile gönüllerde yer edinen sayın Sıtkı Koçman’ın ismi, vefalı dostlarının katkıları ile Üniversitemize verilmiş ve kıymetli katkıları ebediyet kazanmıştır.

Kurucu Rektörümüz nice hayırseverin gönüllerinde yer edinmiş ve Üniversitemiz Muğla İlinin birçok ilçesinde Devletimizin ve hayırseverlerimizin katkıları ile akademik birimlere kavuşmuştur. Bu vesileyle tüm hayırseverlerle birlikte, bir süre müdürlük görevi üstlendiğim Datça Kazım Yılmaz Meslek Yüksek Okulu’nun kıymetli hamisi, TBMM Üstün Hizmet ödülü sahibi iş insanı Kazım Yılmaz’ı da minnet ve rahmetle anmak isterim.

Üniversitemizin kuruluş yıllarında hizmet veren akademik ve idari personelimizin gönlümde ayrı bir yeri vardır. Nice zorluk ve sıkıntıya göğüs geren ve zor şartlar altında birlik ve beraberlik ruhuyla devlete ve millete hizmet eden bu cefakar insanları yad ediyorum. Her biri büyük fedakarlıklar yaptılar. 

Unutulmaz hatıralar yaşadığım kurumumun 30. yılını idrak etmesi bende özel duygular oluşturmaktadır. 1995 yılından itibaren aldığım bursla doktora çalışmalarım için Hamburg Üniversitesine gitmiştim. Üniversitemizden ayrı kaldığım yıllarda gücünü her zaman yanımda hissettim. 2001 yılında İİBF dekan yardımcılığı görevi ile başladığım idarecilik sürecim, Kamu görevim nedeniyle 2003-2007 yılları arasında Ankara’da devam etti.

Sayın Fığlalı sonrasında göreve gelen ikinci rektörümüz sayın Prof. Dr. Şener Oktik, 8 yıllık rektörlük hizmeti boyunca Üniversitemize değer katmıştır. Özellikle o dönemde kurulan Araştırma Laboratuvarları Merkezi Üniversitemizi temel bilimler alanında üst düzeye taşımıştır. Üniversitemizi fotovoltaik alanı ile tanıştıran ve bu alanda kurumumuzu referans merkezi yapan, bilimsel, kültürel, sanatsal anlamda katkıları nedeniyle sayın Oktik özel bir teşekkürü hak etmiştir.

2010 yılında Üniversitemize rektör olarak seçilen Sayın Prof.Dr.Mansur Harmandar döneminde idari koordinatörlük ve genel sekreter vekilliği görevim 2 yıl sürmüş, Amerika’da Purdue University’de bulunduğum süre sonrasında ise rektör yardımcılığı görevi ile devam etmiştir. 2010- 2014 yılları arasında Üniversitemizin idari kurullarında görev ve sorumluluk almak, mensubu bulunduğum kuruma hizmet etmek benim için onur kaynağı olmuştur. Özellikle Üniversitemize sağlık kampüsünü kazandıran, kampüs içinde öğrenciler için modern eğitim binaları ve barınma imkanları sağlayan, çeşitli hizmetleri iyi niyet ve gayretle yerine getiren bir yönetim ekibinin mensubu olmak ve bu hizmetlere mütevazi katkılar sunmak, benim için unutulmaz değerdedir. 2014 yılında Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi olarak ayrıldığım Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, iyi kalpli ve çalışkan insanları ile binlerce gencin hayatına dokunmaya devam etmektedir. Temennim nice 30 yıllar boyunca bölgemize ve ülkemize değerli hizmetler vermesi ve bilim bayrağını her zaman en yüksekte tutmasıdır. Bu vesileyle Üniversitemize değer katan, hizmet eden ve bu kurumun bir parçası olan herkese teşekkür ederim. Her biri milletimizin gönlünde özel bir yere ve değere sahiptir.

 

 

Devamını Oku +
Image

Üniversitemizde 15 Aralık 1993 yılında, 20 yaşında memuriyet hayatına Genel Sekreterlikte başladım. Böyle bir işe girmem nedeniyle çok heyecanlı ve mutluydum.  Arkadaşlarımızın az sayıda olması ve genç olması çok çabuk kaynaşmamızı sağladı. Genel Sekreterlik Biriminde; özel kalemde ve büroda 3 yıl görev yaptıktan sonra Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokuluna görevlendirildim. Daha sonra aynı binada Muğla Sağlık Yüksekokulu kuruldu ve idari personel her iki okulun işlerini yürütmek üzere Rektörlük onayı ile görevlendirildim. Her iki okulun Personel İşlerini yürüttüm. 2005 yılında Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunun Marmaris’e taşınması nedeniyle 6 ay görevlendirmeli olarak Yüksekokul Sekreterliğini ve Personel İşlerini yürüttüm. Muğla’dan Marmaris’e gitmek için saat 07:00 de otobüse binerdik. O dönemde yol çalışması olduğu için Çiçekli yolundan yaklaşık 1.5-2 saat arasında evimize dönebilirdik. İlk taşındığımızda Müjgan hoca, Nevrihan hoca, Fatih Hoca ve bizler idari personel olarak binanın her köşesini birlikte temizledik. Klasörleri el arabası ile taşıyıp bodrum katta arşiv oluşturduk ve bunları yaparken büyük bir keyifle yaptık. Oğlumun İlkokul 1. sınıfa başlaması nedeniyle ve Marmaris’te gönüllü çalışacak idari personel bulunması ile görevlendirmem iptal edildi.

2006 yılında Üniversitemizin açmış olduğu Ayniyat Saymanlığı sınavına girerek Muğla Sağlık Yüksekokuluna Ayniyat Saymanı olarak atandım. Burada Ayniyat Saymanı işlerine ilaveten personel işlerini,  Maaş ve bütçe işlerini yürüttüm. 10 Kasım 2007 yılında Muğla Sağlık Yüksekokuluna Yüksekokul Sekreteri olarak vekâleten atandım. 20 Nisan 2009 yılında da aynı Yüksekokula asaleten atandım. 2011-2014 yılları arasında Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulunda, 2015-2016 yılları arasında Muğla Meslek Yüksekokulunda görev yaptım. 09. 05.2017 yılında Spor Bilimleri Fakültesine Fakülte Sekreteri olarak atandım. 13 Ağustos 2018 tarihinden bu yana Edebiyat Fakültesinde Fakülte Sekreteri Vekili olarak görev yapmaktayım. 1993 yılından bu yana çalıştığım her birimde büyük bir istekle, heyecanla, özveriyle, öğrencilerimize karşı sorumluluğumun  bilincinde ve çözüm odaklı çalıştım. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde görev yapmaktan her zaman gurur duydum.

Devamını Oku +
Image

2003 yılının Haziran ayında Ege Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldum. Aynı yaz yeni mezun ve yeni evli genç bir kadın olarak akademik kariyer hedefim doğrultusunda yönümü Muğla Üniversitesi’ne çevirdim. Öncelikle Fethiye ve Milas için açılan “Türk Dili Okutmanı” kadrolarına başvurup akabinde ise Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Programı sınavına girdim. Okutmanlık sınavını kazanarak 2004 yılının Ekim ayında Fethiye Ali Sıtkı Mefharet Koçman Meslek Yüksekokulunda meslek hayatıma ilk adımı attım. 2004-2005 Akademik Yılı Güz Yarıyılı itibariyle ise “iyi ki o” dediğim kutup yıldızım Pervin Çapan Hocamın danışmanlığında Yüksek Lisans öğrenimime başladım. Kariyerinin ve meslek hayatının başında biri olarak elimden gelenin hep en iyisini yapmaya gayret gösterdim ve haftanın 3 günü Fethiye’de, 3 günü Muğla’da, 1 günü yolda geçen o günlerde zorlansam da elimdekinin kıymetini hep bildim. Okutmanlık hayatım boyunca Üniversitemizin Merkez Yerleşkesindeki hemen bütün Fakültelerinde, Muğla Meslek Yüksekokulunda, Fethiye dışında Marmaris ve Ula Meslek Yüksekokullarında yaklaşık 10 yıl görev yaptım. Farklı bölüm ve disiplinlerden Türkiye’nin her köşesine yayılmış binlerce öğrencim oldu. Bununla her daim gurur duyuyorum. Doktoramı da yine Üniversitemiz Sosyal Bilimler Enstitüsünde kıymetli hocam Prof. Dr. Pervin Çapan’ın danışmanlığında tamamlayarak idealim olan Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalına 2014 yılı başında Öğretim Üyesi olarak atandım. O günden beri değerli meslektaşlarım ve hocalarımla el birliği ile bölümümüzü ileri taşımak için gayret etmekteyiz. Şu an geldiğim noktada, Bölüm Başkan Yardımcılığına ek olarak, Üniversiteme idari ve akademik pek çok şapka ile hizmetimi sürdürmekteyim.

İki çocuk annesi olarak evde ve işimde dengeyi sağlamamda desteğini daima hissettiğim eşim Prof. Dr. Rüştü Eke’ye teşekkür ederim. Bana güvenerek Üniversitemizin birçok komisyon ve kurulunda görev veren başta Rektörümüz Prof. Dr. Sayın Hüseyin Çiçek ve Rektör Yardımcılarımıza ve omuz omuza çalışmaktan mutluluk duyduğum Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Akar’a teşekkürü borç bilirim. 30. yılını idrak eden Üniversitemizde 18 senedir çalışıyor, öğreniyor, üretiyor ve Üniversitemden destek görüp Üniversiteme katkı sağlıyor olmaktan gururluyum.

Son olarak, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Sırrı Sunay Gürleyük'ün Koordinatörlüğündeki "30. Yıl İnternet Sayfası Hazırlama Komisyonu"nda Doç. Dr. Gökben Ayhan ile birlikte yürüttüğümüz Koordinatör Yardımcılığı vazifemizi layıkıyla yerine getirmiş olmayı umuyor ve bu süreçte birlikte fedakârca çalıştığımız meslektaşlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. 

İyi ki Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi… “Ben” olduğum yerdeyim. Nice 30 yıllara…

Devamını Oku +
Image

Muğla Üniversitesi ile tanışmam 1994 yılında oldu. O yıl Muğla Üniversitesi adına Amerika Birleşik Devletlerinde Yüksek Lisans ve Doktora eğitimi almak için YÖK bursunu kazandım. İşlemlerimi başlatmak için gittiğim Muğla Üniversitesi küçük, samimi, herkesin birbirini tanıdığı çok genç bir üniversiteydi. 2001 yılında eğitimimi tamamlayıp döndüğümde ise başta rahmetli Sıtkı Davut Koçman ve birçok değerli insanın katkılarıyla gelişen, büyüyen, her alanda varlığını gösteren bir Üniversite ile karşılaştım. Burası Yüksek Lisans ve Doktora dönemlerinde verdiğim dersler dışında bir akademisyen, bir hoca olarak çalıştığım ilk ve tek üniversitedir. Belki de bu nedenle bu üniversiteye ve içinde yaşadığımız bu güzel şehre hep büyük bir aidiyet duygusu hissettim. Üniversitemizde Çeviribilim Yüksek Lisans Programı, İngilizce Öğretmenliği ve İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümlerinin kuruluş aşamasında bulundum. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nin bir üyesi olarak başlangıçtan günümüze bütün Rektörleriyle çalışma şansına sahip olduğum, yıllar içinde gelişimine tanıklık ettiğim için onur duyuyorum. 2018 yılında kurucusu olduğum ve Bölüm Başkanlığını yürüttüğüm İngiliz Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı ilk mezununu verdiğinde duyduğum gurur ve mutluluğu yansıttığını düşündüğüm için bu resmi sizinle paylaşmak istedim. 

Devamını Oku +
Image